Etrafımızdaki her cismin veya yerin kendine özel bir kokusu bulunuyor. Bundan dolayı günlük hayatımızda çok fazla farklı kokuya maruz kalıyoruz. Yaklaşık olarak bir milyon koku hücresine sahip insan burnunun sorumlu olduğu ayırt etme görevi için kokular tek başına yeterli olmuyor. İnsanların etrafındakileri anlaşılabilir bir düzeyde ayırt edilebilmesi için beş duyu organını birlikte kullanması gerekiyor. Örneğin, yemek yerken burnumuzu kapattığımızda tadını tam olarak anlamamız mümkün olmuyor. Günümüzün yeni teknolojisi Metaverse’te de bu sorun, geliştiricileri en çok zorlayan durumlardan birisi olabilir.
Geliştiriciler gerçek hayatı dijitale taşımak ve orada farklı bir evren oluşturmak istiyor. Bunun için de dijital dünyanın gerçek dünyadan ayırt edilemeyecek kadar benzer olması gerekiyor. Metaverse’te her ne kadar işitsel, dokunma (sensörler sayesinde) ve görsel anlamdan yeterli olsa da tatma ve koklama açısından geri planda kalıyor. Örneğin, Metaverse’te sushi yemeye karar verirseniz hissedeceğiniz tek şey çiğ balığın görüntüsü oluyor. Ne tadını ne de kokusunu alamayacağınız için Metaverse sade bir görüntünün önüne geçemiyor. Geleceğin kokuları ile ise dijital bir ortamın bile kokusunu anlamanız mümkün olabilir.
Metaverse Nedir? Günümüzde Ne Durumda?
Metaverse, Web 3.0 teknolojisini gerçek hayata geçirmeyi ve merkesiyetsiz teknolojiler ile tanışmamızı sağlamayı hedefleyen yeni internet olarak açıklanabilir. Günümüzde Meta gibi büyük şirketler bu proje üzerine birçok çalışma gerçekleştiriyor. Bu sayede, henüz tam anlamıyla gelişmemiş bir durumda olmasına rağmen birden çok Metaverse görmemiz mümkün olabilir. Günümüzde bu dijital dünyalarda kripto paraların yardımıyla arsa alıp-satmak, kendi mülkünüze NFT’lerinizi yerleştirmek gibi işlerle meşgul olabilirsiniz.
Arsaları farklı kişiler tarafından satın alınmış bir dijital dünya
Koku Duyusu ile Gerçekçi Metaverse
Koku, bilgisayarlar tarafından algılanabilen ve taklit edilebilen son duyu olma görevini üstleniyor. Neden mi? Koku alma sistemimizin milyonlarca farklı kokuyu algılamak için 400'den fazla reseptörü bulunuyor. Ek olarak, bazı kokular tek bir molekül yerine yüzlerce molekülden oluşabiliyor ve her bir reseptör birçok farklı moleküle bağlanarak beyin tarafından analiz edebiliyor. Bu durum da kokuların hangi reseptörleri aktif hâle getirdiğinin anlaşılmasını neredeyse imkânsız kılıyor.
Araştırmacılar, yapay zekâ algoritmalarını yalnızca bilgisayarlara kokuları saniyeler içinde algılamayı öğretmek için değil, aynı zamanda nörolojik keşifler yapmak için de kullanıyor. Örneğin, bir restorana gittiğinizde diğer yemekler veya oda parfümü gibi tüm önemsiz kokulara maruz kalıyorsunuz. Geliştirilmesi hedeflenen teknoloji ile diğer tüm gereksiz koku moleküllerinin algılanmasını engellenebilir ve sizin için önemli (bu durumda kendi yemeğinizin kokusu) olan bir kokuya odaklanmanız sağlanabilir.
Kokuyu Anlama ve Yeniden Üretme Yöntemleri
Araştırmacılar, bu karmaşık sistemin anlayabileceği tüm kokuları kaydetmek için RGB kodları gibi bir sistem kullanıyor. Kokuyu anlayan ve sınıflandıran sistem sürekli olarak etrafındaki kokuları analiz ediyor ve algıladığı yeni kokular için yeni bir kod oluşturarak kaydediyor. Henüz bu sistem tam anlamıyla gelişmediği için kokular otonom bir şekilde tespit edilip sınıflandırılamıyor. Ancak araştırmacılara göre yakın gelecekte bu sistemi makine öğrenmesi yardımıyla otonom yapmak mümkün olabilir.
Kokuyu ayırt edebilen cihaz
Kokuyu insanların anlaması için yeniden üretme konusu sınıflandırma yapmaktan çok daha zor. Duyularımızı analiz eden bilim insanları ile yapay zekâ uzmanları kokuyu nasıl algılayabileciğimiz konusunda çalışmalar yürütüyor. Ancak günümüzde kokuları dijital olarak deneyimleyebilmemiz için koku moleküllerinin fiziksel olarak bulunması gerekiyor. Bu durum da başka bir zorluğu ortaya çıkarıyor. Ne mutlu bunun da çözümü mevcut! Elon Musk ve projeleri insanlığın yardımına koşuyor. Neuralink projesiyle birlikte insanların beyin dalgalarına müdahale edilebilir. Bu sayede de bilim insanlarını zorlayan kokuyu yeniden üretme konusu bir çözüme kavuşabilir. Şu an için Elon Musk, Neuralink ile yardım ediyormuş gibi gözüküyor ancak kötü amaçlı bir proje olma ihtimalini de göz önünde bulundurmalı ve etikliğini düşünmeliyiz.
Taklit Edilebilen Duyuların Etikliği
Metaverse içerisindeki dijital duyu teknolojisi kulağa oldukça hoş geliyor. Ancak maalesef proje ileriki dönemlerinde kulağa bu kadar hoş gelmeyebillir. Duyular ile beyin direkt olarak ilişki içerisinde bulunduğundan bir duyunun olması gerektiğinden fazla tetiklenmesi beyinde birtakım sorunlara yol açabilir. Örneğin, dijital ortamda deneyimlenen duyuların beyindeki etkisi artırılırsa insanlar gerçek hayattaki duyulardan yetinmek istemeyebilir ve dijital ortama bağımlı bir hâle gelebilir. Ek olarak, insanların kokular üzerindeki algısı değiştirilebilir ve bundan dolayı sağlıksız besinler sağlıklı gibi algılanmaya başlanabilir. Buna örnek olarak sigara verilebilir. Sigara dumanı gibi fiziksel ortamlardaki kötü kokular sanal bir dünyada taze ve temiz koku olarak yansıtılabilir. Bundan yola çıkarak, kullanıcılar sürekli olarak bu uyarıya maruz kalırsa sigara dumanı kokusunun (ve dolayısıyla sigaranın kendisinin) sorun teşkil etmediğini düşünebilir.
İnsanların ne hissettiğinin ve hangi duyulara maruz kaldığının kontrol edilmesi dijital dünyaları gerçek dünyanın tıpkısının aynısı durumuna getirebilir. Ancak dijital duyuların geliştirilmesi durumunda da bazı riskler olması kaçınılmaz. Yakın gelecekte ne gibi riskleri göze aldığımızı dijital kokular ile gerçek dünyadan ne kadar koparıldığımızı düşünerek anlayabiliriz.
Kaynak: Medium
Comments