Teknolojinin gelişmesiyle ve insanların imkanlarının artmasıyla birlikte bilim insanları, havacılık sektörünün derinliklerine odaklanıyor. Farklı dünyalardaki canlılığı incelemek ve insanların o gezegenlerde yaşamasını mümkün kılabilmek için Mars Şehri Nüwa gibi projeler geliştiriliyor. Buna ek olarak, araştırmacılar aylar süren uzay yolculuklarını sadece birkaç güne indirmeye çalışıyor ki havacılık sektöründe müşteriler için zaman kaybı ortadan kalkabilsin. Bunların hepsini gelişen teknoloji mümkün kılıyor. Peki, yapay zekânın etkilerini de bu teknolojiyle birlikte olduğunu düşündüğümüz zaman havacılık nasıl etkilenmiş olabilir?
Yapay zekânın en uygun uzay mekiği modelini yaratabilmesi, daha verimli bir roket yakıtının formülünü oluşturması gibi önemli görevler yapabileceğini düşünürsek havacılık sektörüne 15 yıl içerisinde çok önemli katkıları bulunabileceğini düşünebiliriz. Her ne kadar durum böyle olsa da araştırmacılara göre havacılık endüstrisinde yapay zekâ yaklaşımlarının benimsenmesi zorlu olabilir. Bunun en temel sebebi olarak yapay zekâ modellerinin geliştirilmesi için önemli miktarda veriye ihtiyaç duyulması ve veri eksikliğinin bulunması olarak gösteriliyor. Bundan dolayı da araştırmacılar, yeni teknolojiye güvenmek yerine eski zamanlardan günümüze kadar gelen geleneksel metodları tercih etmeyi seçiyor. Tüm bu engellere rağmen yapay zekâ, havacılıkta neleri baştan oluşturarak bir devrim yapabilir?
Geliştirilen konsept bir model
Ürün Tasarlamak
Havacılık sektöründe her zaman hafif malzemeler tercih ediliyor. Uçakların havada tutunabilmesi veya daha az yakıt kullanarak daha fazla mesafe gidilmesi için alüminyum gibi malzemeler ön plana çıkıyor. Bir diğer faktör olarak ise bu kadar hafif malzemeler kullanılırken aynı zamanda ürünün sert hava koşullarında parçalanmayacak kadar sağlam olması gerekiyor. Araştırmacılar, bu noktada zorluk çekebiliyor çünkü hem hafif hem de dayanıklı malzemeleri üretmek bir hayli zor oluyor. Yapay zekâ işte tam bu noktada devreye girebilir. Geleneksel olan ürün geliştirme metodunu teknolojinin etkisiyle değiştirerek en ucuz ve en dayanıklı malzemeyi geliştirmeye yardımcı olabilir.
Tasarımın geliştirilmesi süreci yapay zekâ ile birleştirildiğinde, ürün tasarımcılarının birkaç üretim seçeneğini kısa sürede incelemesine yardımcı olabilir. Buna ek olarak araştırmacılar, yapay zekâyı yeni hafif ve uygun maliyetli ürünler üretmek için kullanabilirler. Uçağın dengede durmasına yardımcı olan kuyruk bölümü ve kanatlar gibi farklı uçak parçaları, yapay zekâ destekli 3 boyutlu baskı üretim makineleri kullanılarak teslim edilebilir. Bu olasılıkların hepsine baktığımız zaman, yapay zekâ, havacılık şirketlerinin tasarım ve üretim süreçlerini optimize etmelerine yardımcı olabilir. Yakın gelecekte geleneksel yöntemi geride bırakarak yapay zekâya güvenen uçak geliştiricileri alışık olmadığımız tasarımlar ile karşımıza çıkabilir.
Uçakların Bakımının Yönetimi
Yapay zekânın ürünlerin tedarik zincirine entegre edilmesiyle birlikte havacılık endüstrisi giderek daha basit bir duruma geliyor. Uçakların rotalarının sürekli olarak analiz edilmesi, motor durumlarının irtifa ve rotaya incelenmesi ile manuel olarak yapılan bakımlar, teknoloji ile daha verimli hale getirilebilir. Bu sayede insan hataları azaltılabilir ve yolcuların daha güvenli uçması sağlanabilir. Buna ek olarak, yapay zekânın direkt olarak hangi bölgede arıza olduğunu yetkili kişilere bildirme imkanı olmasından dolayı hem uçağın yerde kalma süresini azaltabilir hem de para tasarrufuna destek olabilir.
Kokpitte bir insanın olmadığı ve sadece yapay zekâyla kontrol edilen sistemlerin olduğu bir havacılık yakın gelecekte bizleri bekliyor!
Eğitim
Havacılıkta en zorlu ve önemli noktalardan biri pilotların eğitimi olabilir. İnsanların güvenli bir şekilde uçabilmeleri ve herhangi bir tehlike anında karmaşık kokpitte yapılması gerekenleri bulabilmeleri için pilotların iyi bir eğitimden geçmeleri gerekiyor. Bu noktada gelişen teknolojinin birçok yardımı dokunuyor. Metaverse gibi sanal dünyanın ütopik gelişmelerini havacılıkta da görmemiz mümkün olabilir. Yapay zekâ destekli sanal ortam simülatörleri ile pilotların eğitimleri daha gerçekci şekilde gerçekleştirilebilir. Bunun sayesinde simülasyon sırasında eksiklikler incelenebilir ve eksikliğe özel olarak farklı bir simülasyon ortamı geliştirilerek eğitim özelleştirilebilir.
Bu eğitimlerin otonom uçakların geliştirilmesi sürecine de birçok yardımı dokunabilir. Sisteme entegre edilen bir yapay zekâ ile pilotların uçak kullanım şekilleri hakkında veri toplanarak yapay zekânın eğitimine katkıda bulunabilir. Bu sayede içeriğimizin en başında bahsettiğimiz veri eksikliği sorunu ortadan kaldırılarak havacılık sektöründe bir devrim yapılabilir.
Müşteri Hizmetlerine Gelen Yenilikler
Havacılık sektöründe en önemli unsurlardan biri müşteri memnuniyeti olabilir. Bu noktada teknolojinin insanlara sunduğu inanılmaz deneyimler havacılık sektöründeki tüketici memnuniyetinin artmasına büyük oranda yardımcı olabilir. Havalimanlarında ve uçaklarda kullanılabilecek sohbet robotları müşteriler için özelleştirilebilir bir deneyim oluşturabilir. İsviçre merkezli teknoloji şirketi SITA tarafından yürütülen bir ankete göre, sohbet robotları günümüzde uçakların yüzde 14'ünde ve havaalanlarının da yüzde 9'unda kullanılıyor. Buna ek olarak havayollarının yüzde 68'i yapay zekâ destekli sohbet robotlarını yakın bir gelecekte aktif olarak kullanmak istiyor. 10 saatlik bir uçuşta uçak içi eğlence sistemindeki dizileri izlemek yerine sohbet robotuyla konuşmak ve onunla karşılıklı olarak oyun oynayabilme fikri kulağa çekici geliyor!
Araştırmacılar, klasik uçak içi eğlence sistemlerinin rafa kalktığı ve yapay zekânın bir insan gibi bizi eğlendirdiği bir eğlence sisteminin olduğu gelecek için kolları sıvadı.
Emirates Vacations, tatil yolculukları önermek için yapay zekâ destekli sohbet robotları içeren görüntülü reklamlar yayınladı. Şirketin önceden yayınladığı standart reklamlarla karşılaştırıldığında, Emirates Vacations, 30 günlük bir deneme kampanyası sonrasında sohbet robotuyla entegre bu reklamlardan gelen etkileşimde yüzde 87'lik bir artış gördü. Bu anket sayesinde de görebileceğimiz üzere sohbet robotları gibi etkileşim kurulabilen teknolojiler sayesinde insanların dikkati daha rahat çekilebiliyor.
Çıkabilecek Sorunlar
Her ne kadar yapay zekâ, havacılık sektöründe devrim yaratabilecek bir potansiyele sahip olsa da birçok riski de bulunuyor. Yıllar boyunca eğitimden geçmiş astronotları taşıyan uzay mekiklerinin veya yüzlerce yolcunun seyahat etmesine destek olan uçakların güvenliğinin neredeyse kusursuz olması gerekiyor. Her insan gibi yapay zekânın da hata yapabileceğini düşünürsek bu durum sorun oluşturabilir. Yanlış algoritma eğitimlerinden dolayı güvenliliği sorgulanan otonom arabalar gibi bir durum ile havacılıkta karşılaşmak kimse istemez değil mi?
Araştırmacılar, ön yargılı bir sistem geliştirmemek ve yüzlerce insanı ölüme süreklememek için yapay zekâ algoritmalarının çok detaylı olarak geliştirilmesi gerektiğini belirtiyor. Bundan dolayı, yakın bir gelecekte otonom uçakları görebiliriz. Ancak o uçakların kokpitinde yapay zekâyı denetlemesi için bir insan da bulunabilir. Belli bir süre geçtikten ve insanlar yapay zekâya güven oluşturduktan sonra pilotlar tamamen kokpitten çıkabilir gibi gözüküyor.
Yapay zekâ desteğine uygun kokpit düzenlemeleri ile sistem yakıt seviyeleri, hava koşulları ve diğer kritik hususlar hakkında değerlendirme ve uyarı yaparak bir uçuş yolunu kademeli olarak optimize edebilir. Bu sayede giderek otonomlaşan havacılık sektörü için daha güvenli bir ortam oluşturulurken aynı zamanda gelecek için veri toplanabilir. Bu aşamadan sonra da uçaklar, bilgisayar görüşü teknolojisi ile pilotların görüş alanını genişleten ve güvenlik performanslarını artıran kameralarla donatılabilir. Yakın bir gelecekte sesli asistanların hakim olduğu eğlence sistemine sahip ve hiçbir yolcu tarafından anlaşılamayan kabin içi anonslarını yapan robotların bulunduğu uçaklara merhaba diyebiliriz.
Kaynak: Medium
Comments