top of page
  • Writer's pictureCan Duru

İnternetin Geleceği: Web 3.0

İlk internetin temelleri 1950’li yıllarda Amerika’da atıldı. Daha sonra 1960'lı ve 1970'li yıllarda internet hızlı bir şekilde gelişmeye başladı. Birçok insanın erişebildiği ve birbirleriyle konuşabildiği haline ise 1989 yılında geldi. O yıldan bugüne kadar birçok yeni teknoloji ile tanıştık ve tanışmaya devam ediyoruz. Günümüzde internet hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Akıllı evlerimiz, telefonlarımız hatta arabalarımız ile günlük hayatımın her noktasında interneti kullanıyoruz.

Tabii, teknolojinin bu kadar yaygınlaşmasıyla ve gelişmesiyle birlikte veri gizliliği gibi insanları tehdit eden noktalar da oluştu. İnternete ulaşmak için her seferinde bir sunucu ile iletişime geçiyoruz ve bu şekilde bize ait verileri başka bir kişiye ulaştırmış oluyoruz. Bu da bize özel olan şifrelerimizin, kimlik numaralarımızın başkalarının eline geçme şansını oluşturuyor. Yeni çalışmalar ile geleceğin interneti bu tehdidi ortadan kaldırabilir. Web 3.0 ile yakın bir gelecekte sunuculara erişmeye gerek kalmayabilir.

İnternetin gelişimini anlatan bir görsel

İnternetin Geçmişi

İnternet ilk ortaya çıktığında “World Wide Web” adı ile kullanıcılarla buluştu. Ancak bu ilk buluşmada, internet yalnızca bilgi içeren ve kullanıcılarıyla etkileşime girmeyen bir bilgi yığınıydı. Hatta birçok kişi internetin yavaşlığından dolayı kullanamıyordu bile. Bu teknolojinin ilk seviyesine Web 1.0 adı verildi. 

Daha sonra Web 2.0 ortaya çıktı ve neredeyse her şey değişti. İnteraktif olmayan, kullanıcıya seçim şansı sunmayan yorucu ve sıkıcı arayüzlerin neredeyse hepsi yok oldu. İnternet yeni seviyesiyle birlikte yalnızca okumaktan çıkarak etkileşimi de içine aldı. İnsanlar bloglar aracılığıyla kendi fikirlerini internete yükleyebiliyor ve diğer milyonlarca kullanıcı ile paylaşayabiliyordu. Bu paylaşım furyası sosyal medyanın oluşturduğu çağı getirdi. YouTube, Instagram ve Facebook gibi binlerce sosyal medya platformunun oluşmasını sağlayan Web 2.0, benzer düşünceye sahip toplulukların gelişmesi için mükemmel bir yardımcı araç oldu. Araştırmacılar, internetin bu dönemine okuma-yazma-yayınlama dönemi adını veriyor. 

Web 2.0 ile Oluşan Problemler

Birleşmiş Milletler’in tahminine göre internet kullanıcısı sayısı 2000-2015 yılları arasında 738 milyondan 3,2 milyara yükseldi. Web 2.0 ile internetteki kullanıcı sayısı oldukça arttı ve insanlar yapay zekâ, sanal gerçeklik gibi birçok yeni teknoloji ile tanıştı. Ancak yeni teknolojiler milyonlarca yeni veri oluşturdu. Bu milyarca verinin oluşması sonucunda Amazon, Facebook ve Twitter'ın en büyük kullanıcıları olduğu merkezi sunucularda veriler toplu olarak depolanmaya başladı. Sonuç olarak ise depolanan bu bilgiler, kullanıcılar istese de istemese de başka firmaların kullanımı için satıldı. Instagram’da gezerken internette aradığımız bir ürün karşımıza çıkabiliyor. Bunu nasıl yapıyor olabilir dersiniz? 

3.0 ile İnternetin Devrimi

Web 3.0 ile artık verileriniz konusunda endişe etmenize gerek kalmayabilir. Gelecekten bir haber vermek gerekirse: kişisel bilgileriniz şu ana kadarki en güvenli durumda!

Metaverse ve kripto para konusunda yapılan geliştirmelere baktığımız zaman Kripto tabanlı telefonların, merkezi olmayan depolama ve kripto para cüzdanlarının yaygın olduğu bir gelecek yakında bizi bekliyor. Web 3.0 ile insanların elde edeceği birçok avantaj bulunuyor. Peki, bunlar nelerdir?

  1. Merkezi bir kontrol noktası yok: Facebook sunucuları gibi verilerimizin depolanmasına sebep olan aracılar internet erişiminden çıkarılıyor. Ethereum gibi blok zincirler ile verilerin tamamen şifrelendiği, yapılan işlemlerin büyük oranda takip edilemediği bir platform oluşturuluyor. Bu platformlara geçiş sağlandığında verilerimize ulaşmaya çalışan büyük şirketler elleri boş dönecek.

  2. Veri sahipliği: Kullanıcılar, verilerin tam kontrolünü yeniden kazanabilir. Bu bilgiler daha sonra kullanıcının isteğine göre başka kişilerle paylaşılabilir. Örneğin, Apple’ın yeni sürümündeki “Uygulama sizi takip edebilsin mi?” sorusunun sorulması bu kontrolün bir parçası olabilir. Bu sayede sizin kendi verilerinizin sahibi yalnızca siz olabilirsiniz. Ancak depolama şirketlerine milyonlarca dolar ödeyerek verilerinizi almaya çalışan kişiler bu durumdan memnun olmayabilir.

  3. Hack olaylarının daha az yaşanması: Veriler merkezsizleştirilip dağıtılacağından, herhangi bir veriye ulaşmak için bilgisayar korsanlarının merkesizleştirilen tüm ağı kendi kontrollerinin altına alması gerekebilir. Bunun da neredeyse imkansız olacağını düşünürsek yakın gelecekte hack olaylarının bir hayli azalacağını söyleyebiliriz.

  4. Kesintisiz hizmet: Bütün internet merkeziyetsizleştirileceği için kesintisiz hizmet en iyi şekilde sunulabilir. Günümüzde bazı durumlarda sunucularda oluşan fazla erişim isteğinden dolayı internet erişiminde kısıtlama olabiliyor. Gelecekte Web 3.0 ile tek bir sunucu üzerine bağlı kalınmayacağı için hizmet kesintisi minimum düzeye inebilir ve sunucu arızalarını önleyebilir.

Merkeziyetsiz ağın nasıl oluştuğunu ve diğer ağlardan farkını gösteren bir görsel

Web 3.0’ın Oluşturabileceği Tehdit

Her ne kadar birçok iyi özelliği bulunsa da Web 3.0’ın korkutucu bir tarafı da bulunuyor: Takip Edilemezlik! İnterneti kullanan herkes kendine özel bir adres oluşturabilir ve bu adres ile ağa erişim sağlayabilir. Kısacası kullanıcılar; coğrafya, cinsiyet gibi birkaç sosyolojik ve demografik faktör nedeniyle engellenemez duruma gelebilir. Bu durum kara para aklama olaylarının önünü açarken aynı zamanda kumar gibi yasaklı olan sitelere erişimi açık duruma getirebilir. Bunun sonucunda, devletlerin kendi vatandaşlarının güvenliğini sağlayabilmek için Web 3.0 ile farklı bir şekilde mücadele etmesi gerekebilir. Hiçbir şeyin takip edilemediği bir internet ortamında insanlar birbirini taciz edebilir hatta bu durum fiziksel olarak zarar vermeye kadar gidebilir.

Nasıl çalışacak?

Merkezi olmayan ağa erişim için insanlar, yalnızca kendi bilgisayarlarına ve Decentralized App’lere (dApp) ihtiyaç duyuyor. Kullanıcılar, internete erişmek için yine bir web tarayıcısı kullanabilir. Bundan dolayı da arayüz Web 2.0 ile neredeyse aynı olabilir. Ancak kodların çalıştırıldığı arka tarafta ise birçok farklılık bulunuyor. Platformların kişisel bilgileri sebepsiz yere depolara göndermesini önlemek için bütün işlemler kullanıcıya sorulur ve manuel olarak imzalanarak doğrulanır. Şu anda sayılı miktarda Web 3.0 ile çalışmasını sürdüren platform bulunuyor Örneğin:

  1. Dosyaları dağıtmak ve depolamak için Google Drive veya Dropbox yerine Storj, Siacoin, Filecoin veya IPFS teknolojisi gibi platformlar bulunuyor.

  2. Skype yerine Experty.io uygulaması bulunuyor.

  3. WhatsApp ve Wechat yerine Status mesajlaşma uygulaması var.

  4. iOS ve Android gibi işletim sistemleri yerine Essentia.one ve EOS gibi işletim sistemleri Web 3.0 altyapısı destekliyor.

  5. Akasha veya Steemit, Facebook’un rolünü üstleniyor; Ayrıca Brave tarayıcı, yeni Chrome olarak hizmet ediyor.

dApp’lere örnekler

Şu anda gelişmekte olan Web 3.0, gelişim sürecini tamamladığı zaman Meta gibi bütün platformları birleştiren ve tekelci bir duruma gelen hizmet sağlayıcılar ortadan kalkabilir ve rekabet düzeyinin bir hayli yüksek olduğu yeni sektör tipi oluşabilir. Tıpkı Web 1.0'dan Web 2.0'a hemen bir günde geçilemediği gibi Web 3.0’a geçiş de zaman alabilir. Tamamen merkeziyetsiz ağ ile çalışacak yeni internet ortamı için mevcut çevrim içi sistemlere güncelleme yapılması ve merkeziyetsizliğe adapte edilmesi gerekiyor. Geleceğin interneti, neredeyse bütün platformları değişim yapmaya sürükleyebilir. Bundan sonra, internette arattığımız bir ürünü Instagram’da görme şansımız azalabilir veya e-postamıza gelen hacklendiniz mesajlarının da hiçbir anlamı kalmayabilir. Web 3.0’ın insanlar için iyi yönlerinin kötü yönlerinden daha fazla olduğu bir geleceğin oluşmasını umuyoruz. 

Kaynak: Medium

bottom of page