top of page
  • Writer's pictureCan Duru

Mecliste Politikacıları İzleyen Yapay Zekâ

Yapay zekânın neredeyse her alanda aktif olarak görev aldığını biliyoruz. Üç boyutlu organ baskı teknolojisinden robot evcil hayvanlarımıza kadar birçok alanda teknolojinin hayatımıza entegre olduğunu görüyoruz. Peki ya, teknoloji kendine siyasette yer bulabilir mi? Eğer cevabınız hayır ise içeriğimizi okuduktan sonra bu kararınız değişebilir.

Son 1,5 yıl boyunca korona ile alakalı toplantılarda saatler boyunca bir açıklama beklememizden de anladığımız kadarıyla bu toplantılar çok uzun sürebiliyor. Teknolojinin anlık bildirimler ile hayatımıza bu kadar dahil olmasından dolayı işimize (toplantıya) odaklanmamız mümkün olmayabiliyor. Telefona gelen bir bildirim veya Twitter’dan gelen bir etiketlenme uyarısı, toplantı sırasında bütün ilgimizi çekebiliyor ve konudan sapmamıza sebep olabiliyor.

Belçikalı yapay zekâ geliştiricisi Dries Depoorter, politikacıların toplantılar sırasında telefonlarıyla ne kadar süre dikkatlerinin dağıldığını hesaplayan bir yapay zekâ aracı geliştirdi.

Siyasi karar vericilerin toplum için önemli kararların alınabileceği toplantılarda gösterdiği ilgi eksikliği vatandaşlar için olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Artık yapay zekâ ile o politikacıları tespit etmenin ve uyarmanın bir yolu bulunuyor. Bu durum ile yapay zekânın siyasete de büyük oranda katıldığını söyleyebiliriz.

Politikacıları sinirlendiren bu sistem nasıl çalışıyor?

“Flemish Scrollers” olarak adlandırılan sistem, otonom araçlardaki yapay zekâlara oldukça benziyor. Geleceğin kodlama dili olarak düşünülen Python ile yazılan sistem, politikacılar ile telefonlarını belirleyebilmek için makine öğrenimi ve yüz tanıma teknolojilerini kullanıyor. Belçika’nın kuzeyinde kalan Flaman bölgesinin kanunlarına göre hükûmetin tüm toplantıları kamuya açık şekilde gerçekleştirildiği için dileyen herkes takip edebiliyor. Hükûmet, bu toplantıları kendilerine ait olan bir YouTube hesabında toplantı sırasında canlı olarak yayınlıyor. Dries Depoorter’ın geliştirdiği yapay zekâ, politikacıyı tanımlamak için yüz tanıma özelliğini kullanıyor ve ardından yayın sırasında telefonlarında geçirdikleri süreyi takip ederek ne kadar süre boyunca dikkatlerinin dağıldığını belirliyor.

Meclisin dijitalleşmesini sağlayan bu teknoloji gibi inovasyonları ülkemizde de görmek mümkün oluyor. Bunların en başında Referandom adındaki girişim geliyor. TBMM ve büyükşehir belediye meclislerinde görüşülen önerge ve kanun tekliflerini kısa özetler haline getirerek halkın yönetime dâhil olmasını sağlayan Referandom, vatandaşı bilgilendirmeyi ve siyasette neler olduğunu herkese ulaştırmayı amaçlıyor. Girişim, her ne kadar Dries Depoorter'ın yapay zekâ sistemi kadar meclisi dijitalleştiremiyor olsa da Türkiye'deki yönetime halkı da katmak için bir başlangıç olarak düşünebiliriz.

Sistem Hangi Platfromları Aktif Olarak Kullanılıyor?

Hangi politikacıların dikkatinin dağıldığı belirlendikten sonra sistem, anlık olarak Twitter ve Instagram gibi sosyal medya platformlarına gidiyor ve toplantıdaki kişiyi etiketleyerek kısa bir videosunu yayınlıyor. Sistem, aynı zamanda YouTube kanalında herhangi bir canlı yayın yapılmıyorsa önceden yüklenen videoları izleyerek analiz ediyor ve tekrardan eski videolar için de bir uyarı yolluyor. Bir diğer deyişle, politikacılar geçmişte önemli toplantılardaki dikkat dağınıklığının tespit edilmesinden de kurtulamıyor. Geliştirilen sistem 5 Temmuz'da devreye girmesine rağmen Belçika halkının dikkatini çekmeyi başardı. Twitter veya Instagram üzerinden yapay zekâya verilen yanıtlarla ilgili proje geliştiricisiyle iletişime geçildiğinde Dries Depoorter, toplumdaki birçok kişinin bu proje hakkında olumlu görüşleri olduğunu belirtiyor. Ancak ek olarak, mecliste görev alan politikacılar tarafından da birçok olumsuz yorum geldiğini söylüyor. Sistem her ne kadar toplum ve siyaset için devrimin başlangıcı olabilecek potansiyele sahip olsa da etiketlenen politikacılar, yapay zekânın onları küçük düşürdüğünü ve sistemin kullanımdan kaldırılması gerektiğini düşünüyor.

Depoorter’ın Amacı

Depoorter; teknoloji ve bilim web sitesi Gizmodo ile yaptığı röportajda sadece siyasi toplantıları değil her tür video akışını analiz edebilen kaynak kodu diğer insanlarla paylaşmaktan mutluluk duyduğunu belirtiyor. Bu konuşmadan da anlayabileceğimiz üzere sistemin amacı, dikkati dağılmış politikacıları belirlemek ve ifşa etmekten daha büyük. Proje toplum için siyasi bir eğlence kaynağı olabilir, ancak geliştirici, bu yapay zekâ ile yüz tanıma teknolojisinin tehlikelerini göstermeyi ve insanları yapay zekânın kapasitesi hakkında bilgilendirmeyi umuyor. Flemish Scrollers, koyu tenli kadınlar için yaklaşık %35 hata oranına sahip olan Amazon'un Rekognition programına güçlü bir benzerlik gösteriyor. Şüphelileri yanlış tanımlamak ve tutuklama emri olan protestocuları belirlemek için kullanılan sistemlerde bulunan ayrımcılık ile hata oranlarından dolayı, birçok kişi haksız yere suçlanıyor. Hatta sistemler bu hatalı suçlamalar nedeniyle potansiyel olarak cep telefonları, sokağa bakan kapı zilleri, sosyal medya yayınları ile gözetleme kameralarından koruma kanunları ihlal ederek verileri kaydedebiliyor ve polisle paylaşabiliyor. Evimizde güvende hissediyorken bile bu sistemler tarafından izleniyor olabiliriz ve Depoorter da geliştirdiği sistem ile teknolojinin bu tehlikelerine dikkat çekmeye ve güvende olmadığımızı hatırlatmaya çalışıyor. (Gizmodo)

İzleniyorken Davranışlarımız Değişir mi?

Evimizde veya iş yerimizde birinin bizi izlediğini bildiğimiz zaman rahat olmamız ve kendi benliğimizi koruyabilmemiz kolay olmuyor. Bir de bunun üzerine sizin de parçası olduğunuz kamera görüntülerinin halk ile paylaşıldığını ve bir yapay zekânın bunları analiz ettiğini düşünürsek kişilerin davranışlarının kamerasız bir ortam ile aynı olmadığı varsayımında bulunabiliriz. Durmadan onları izleyen yapay zekânın kendilerini tedirgin ettiklerini belirten politikacılar bir önce bu sistemden kurtulmak istiyor ve meclis toplantılarını daha rahat bir şekilde yapabilmeyi umuyor. Mecliste kamera olması bizler için hem yararlı bir durum olabilir hem de kötü sonuçlar doğurabilir. Örneğin, kamera olması durumunda Referandom’un yaptığı gibi halk yönetime dâhil olarak daha demokratik bir ortam oluşturulabilir ancak başka bir bakış açısından politikacıların kamera önünde rol yapmasından ve meclisteki hiç kimsenin rahat olmamasından dolayı gerçeklerin yansıtılmadığı bir meclis ile karşılaşabiliriz. İki açıdan da baktığımız zaman, sizce Dries Depoorter’ın geliştirdiği gibi sistemler TBMM’de yer almalı mı?

Flemish Scrollers'ın Geleceğe Katkısı

Depoorter, yalnızca yüzde 5 piliniz olduğunda kullanabileceğiniz bir sohbet uygulaması olan DieWithMe, yapay zekâ destekli bir kamera olan Surveillance Speaker ve karşıdan karşıya geçenlerin analiz edilmesini sağlayan bir sistem olan Jaywalking gibi yenilikçi çalışmaların geliştiricileri arasında yer alıyor. Bu sistemleri geliştirme aşamasındaki tehlikeleri de deneyimlediğinden dolayı Depoorter, girişimleriyle birlikte yeni teknolojilerle ilişkili tehlikeleri ön plana çıkarmayı amaçlıyor. İnsanlar, pandemi sırasında hayatımıza daha da dahil olan teknolojinin mahremiyet istilalarına karşı önlemler almaya ve geri adım atmaya çalışıyor. Ancak, bu çabalar sadece birkaç bölgede resmi kurumlar tarafından destekleniyor ve haklı görülüyor. Araştırmacılar, Flemish Scrollers gibi projelerle bu durumun gelecekte değişeceğini ve herkes için daha güvenli bir ortam olacağını umuyor.

Şu anda bu sistemi sadece Belçika’nın belirli bir bölgesinde görmemiz mümkün olmasına rağmen Depoorter'ın projesiyle birlikte kısa süre içinde diğer ülkelere de sıçrayacak bir teknoloji furyasının başlangıcını gerçekleştirmiş olabiliriz. Yakın gelecekte, Flemish Scrollers gibi dikkat dağınıklığını tespit edebilen uygulamaları okullarda hatta online eğitim ile uzaktan çalışan iş yerlerinde bile kullanılabilir bir duruma gelebilir. Birçok kişiyi sinirlendirebilecek ve endişe yaratabilecek bu teknolojinin gelecekte nelere sebep olacağını bizlere sadece zaman gösterebilir. Kaynak: Interesting Engineering, Dries Depoorter

bottom of page