top of page
  • Writer's pictureCan Duru

Yapay Zekânın İklim Değişimindeki Etkileri

İklim değişikliği günümüzde en popüler konulardan biri haline geldi. Hatta geçtiğimiz günlerde yapılan küresel iklim grevi ile de bu durumun önemi bir kez daha gözler önüne serildi. Hal böyle olunca şirketler de politikalarında düzenlemeye gitmek durumunda kalarak küresel ısınma ile mücadele etmeye başladılar ve özellikle de araba üreticileri gibi yüksek karbon emisyonuna sebep olan şirketler için kısıtlamalar uygulanmaya başlandı. Ülkemizden de görebileceğimiz üzere yüksek hacimli motorların kullanımı azaltılmaya çalışılırken elektrikli araçların satışı teşvik ediliyor. Alış ve satıştaki teşviğin sonucunda araştırmacılar, sadece enerji tüketiminde yapılan yeniliklerle sınırlı kalmıyor ve üretimde de doğaya en az zararı verecek yöntemler üzerinde çalışıyor.

"Alman Startup’tan Bir Taşla Üç Kuş" içeriğimizde bahsettiğimiz SINN Power şirketi dalgalar, rüzgar ve güneş enerjisinden güç üretmek için bir yüzen okyanus platformu tasarlamıştı. Şimdi ise bu girişimin de bir üst boyutuna çıkarak rüzgar ve güneş enerjisinden daha etkili bir dalga enerjisi üretme platformu kuruluyor.

Bu çalışmalara ek olarak teknoloji şirketleri de küresel ısınmayla daha iyi mücadele edebilmek için yeni sistemler geliştirmeye ve bunlara yapay zekâyı entegre etmeye çalışıyor. İklim değişikliğiyle başa çıkma girişimlerinin yanı sıra, ozon tabakasının delinmesi gibi durumların dünyaya etkisini anlamak için de teknolojiye büyük ihtiyaç duyuluyor.

İklim değişikliği ile alakalı yapılan yürüyüşlerden alınan örnek bir fotoğraf

İklim Değişikliğinin Etkilerini Anlamak için Veri Analizi

NASA’da çalışan bilim insanları; insanların tatlı su kaynakları üzerindeki etkisini araştırmak ve göller ile rezervuarlardaki (tatlı su depolamak için bir baraj kullanılarak oluşturulan büyütülmüş bir doğal veya yapay göl) su seviyelerini hesaplayabilmek için ilk küresel araştırmayı gerçekleştirdi. Araştırma, her saniye dünyaya 10.000 lazer ışığı darbesi gönderen uydulara dayanıyordu. 

Lazer ışıkları her yansıtıldığında, darbeler uydunun yörüngesi boyunca yüksek hassasiyetli yüzey yüksekliği ölçümleri sağlıyordu ve bu şekilde su kaynaklarındaki azalmadan artmaya kadar her şeyi anlayabiliyorlardı. Bu verilerden anlayabileceğimiz üzere lazer teknolojisi, araştırmacıların dünya yüzeyindeki değişiklikleri daha iyi anlamalarına ve zaman içinde iklim değişikliğinin etkilerini izlemelerini sağlayan miktarda veri toplanmasına izin veriyor.

NASA’nın lazer uydularına benzer bir uydunun dijital ortamda simüle edilmiş bir versiyonu

İnsan nüfusu arttıkça, tatlı suya olan ihtiyaç da artıyor ve bu fazla talepten dolayı bilim insanları analizlerini doğru bir şekilde yapamaz olmuştu. Aynı zamanda insanların bilinçsizliği yüzünden de su kaynaklarımız büyük oranda yok oluyordu. Ancak bu yeni süreç ile birlikte bilim insanları, su kaynaklarının durumu hakkındaki dalgalanmaları çok daha hızlı takip edebilir ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlayarak insanların gözündeki ciddiyeti artırabilir.

Dalgalardan Enerji Elde Etmek için Yeni Teknik

New Jersey merkezli Stevens Teknoloji Enstitüsü, ABD Enerji Bakanlığı tarafından desteklene ve finans edilen bir proje ile kıyılardaki dalga gücünü kullanmanın bir yolunu bulmaya çalışıyor. Araştırma ekibi, bir elektrik kesintisi sırasında kıyı topluluklarına veya daha büyük şebekeye yenilenebilir enerji ile güç sağlamak için dalgalar ve gelgitlerle yüzen ve bu salınımdan enerji üreten bir cihaz geliştiriyor. 

Kıyı boyunca uzanan dalgaların ülkenin enerji ihtiyacının yarısını karşılama potansiyeline sahip olduğuna inanılsa da okyanuslarda kullanıma hazır bir teknoloji henüz mevcutta bulunmuyor. Şu anda geliştirilme aşamasında olan cihaz, deniz dibine demirlenmiş, geçen dalgaları hapseden bir platformdan oluşuyor. Platformun üstünde bulunan kanatlar platformdan gelen dalga tarafından salınarak jeneratörü döndürüyor ve bunun sonucunda enerji üretiyor.

Araştırmacıların, geliştirdiği yeni sistemin şeması

Dalgaların hareketi içindeki enerji, ülkeye ek bir yenilenebilir enerji kaynağı sağlamak için yüksek bir potansiyele sahip olabilir. Okyanusların enerjisini kıyılar boyunca kullanabilirsek; elde edilen bu enerji, güneş enerjisi gibi diğer temiz enerji kaynaklarına göre sürdürülebilirlik ve enerji miktarı gibi sayısız avantajı bulunuyor. Örneğin, yalnızca gündüz saatlerinde elektrik üreten güneş enerjisinin aksine dalga enerjisi, gün boyunca hafif dalgalanmalarla yenilenebilir enerji sağlayarak güneş enerjisinden daha yararlı olabilir. Buna ek olarak, sadece şiddetli rüzgarlara sahip belirli ortamlar gerektiren rüzgar enerjisinin aksine dalga enerjisi bütün kıyılarda kullanılabilir. Verilen örneklere baktığımız zaman geliştirilen yeni sistemin çok daha avantajlı olduğunu öngörebiliriz.

Yapay Zekâ Orman Yangınlarının Sonu Olabilir!

Son zamanlarda tüm dünyada yaşanan yangın felaketlerine yanıt olarak Kaliforniya’nın itfaiye departmanı Cal Fire; hava koşullarını, zemin bitki örtüsünün nem içeriğini, uydu görüntülerini ve daha fazla veriyi analiz eden bir Wildfire Analyst Enterprise aracını kullanıma açtı. Wildfire Analyst Enterprise, önceki yangınların verilerine bakarak ve yangın anındaki verilere bakarak hangi tarafa doğru yayılabileceği ve nereleri tehdit ettiğini bulabiliyor. Böylece itfaiyede görevli kişiler en hızlı bir şekilde uygun noktaya müdahale edebiliyor. Geliştirilen sistemin ülkemizde geçen aylarda yaşanan yangın zamanlarında kullanıldığını düşünürsek aslında birçok hayatın kaybedilmesine ve yerleşim yerinin yanmasına engel olabilirdi, değil mi?

Teknolojinin itfaiye alanındaki kullanımına örnek

Başlıklardan da anlayabileceğimiz üzere teknoloji sadece bir alana hitap etmiyor, iklim değişikliğini önleyen bir sistem kurulurken aynı zamanda denizlerdeki canlı yaşamı hakkında bilgi alınıyor hem de orman yangınları gibi felaketleri kontrol altına almak kolaylaşıyor. Su olmadan çalışan bir nükleer reaktörden sonra güneş enerjisinden daha verimli bir yenilenebilir enerji ile çalışmak kim istemez ki!

Kaynak: Medium

bottom of page